Başkan Seçer, önümüzdeki günlerde Meclis’in onayına sunacakları borçlanma talebinin ihtiyaçtan kaynaklı bir talep olduğunu belirterek, “Olağanüstü koşullar yaşanıyor Türkiye’de. Merkezi yönetim de aynı sıkıntıyı çekiyor, Mersin de, diğer belediyeler de. Dolayısıyla bu eksikliği gidermenin yollarından bir tanesi borçlanma” dedi.
Başkan Seçer, belediyelerin finans kaynağı bulması konusunda kamu bankalarının devreye girmesi çağrısında da bulundu. 11 Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, Türkiye Belediyeler Birliği üzerinden Cumhurbaşkanlığı’na çağrıda bulunduğunu hatırlatan Seçer, “Normal zamanda yapamadık en azından pandemi sürecinde mevcudu, olabilecek senaryolar üzerinde bizlerin de fikirlerine başvurulması gerektiğinden hareketle, bizlerin de durumumuzu ifade etme, taleplerimizi dile getirme konusunda faydalı olacağını düşünerek bu çağrımızı yaptık” diye konuştu.
Salgın sürecinin ardından hayatın normale dönmesi için belirlenen tarihi erken bulduğunu ifade eden Başkan Seçer, çevre illerde yaşayıp da Mersin’de yazlığı olan yurttaşların kontrolsüz şekilde şehre gelmesiyle Mersin’de riskin artmasından endişe ettiğini söyledi. Seçer, “Keşke bu karar biraz daha geciktirilebilseydi. Rehavete girmemek lazım. Bu tehlike tamamen bertaraf edilene kadar aynı dikkatle, aynı ciddiyetle pandemi kurallarını uygulamamız lazım” ifadelerini kullandı.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Haber Global’de Saynur Tezel’in hazırlayıp sunduğu ‘Günün Nabzı’ programına katılarak değerlendirmelerde bulundu. Başkan Seçer, önümüzdeki günlerde Meclis’in onayına sunacakları borçlanma talebinin ihtiyaçtan kaynaklı olduğunu belirterek, “Olağanüstü koşullar yaşanıyor Türkiye’de. Merkezi yönetim de aynı sıkıntıyı çekiyor, Mersin de, diğer belediyeler de. Dolayısıyla bu eksikliği gidermenin yollarından bir tanesi borçlanma” dedi.
“Pandemiyle mücadele süreci bütün gelirleri etkiledi”
Önümüzdeki süreçte 30 Büyükşehir Belediyesi’nin aşağı yukarı benzer ekonomik sorunlar yaşayacağını ifade eden Başkan Seçer, “Bunu bekliyorduk. Bizim için sürpriz değil. Belediyenin gelir kaynakları belli. Pandemiyle mücadele süreci bütün gelirleri etkiledi. Türkiye ekonomisi küçüldü, ihracat azaldı, esnaf dükkan kapattı, fabrika kapandı ya da üretime ara verdi. Bütün bunlar Türkiye’nin cirosunu azalttı. Cirosunun azalması demek vergi gelirlerinin düşmesi demek. Onların da belediyeye düşük pay olarak aktarılması demek. İller Bankası için de aynı durum söz konusu. Çok dramatize etmiyorum ama zorlanacağız, zorluk çekeceğiz” diye konuştu.
“Kamu bankaları da devreye girmeli”
Hükümetin, belediyelerin SGK primleri ve vergi borçlarıyla ilgili belediyeleri rahatlatacak düzenlemeler getirdiğini ancak bunun yeterli olmadığını ifade eden Başkan Seçer, “Merkezi yönetim tarafından bunun dışında bazı faydalar sağlanabilir. Bunu sağlayamıyorlarsa diğer taraftan Meclis’in, belediyelerin, bankalardan, finans kuruluşlarından borçlanmasına katkı sunması lazım. Yetki vermesi lazım. Bu da yetmiyor devlet bankalarının devreye girmesi lazım. Bu tür durumlarda özel bankalar, özel finans yapıları bize mesafeli olabilir ama kamu bankalarının bize finans maliyeti bakımından sağlayacağı iskontolar, düşük maliyetli finans yaratmaları açısından da bize katkı sunması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
“Cumhurbaşkanı ile görüşme çağrısına yanıt gelmedi”
11 Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, Türkiye Belediyeler Birliği üzerinden Cumhurbaşkanlığı’na çağrıda bulunduğunu hatırlatan Seçer, “Cumhurbaşkanı parti ayrımı yapmadan belediye başkanlarını bir araya getirmişti. Sonraki süreçte devamı gelmedi. Normal zamanda yapamadık en azından pandemi sürecinde mevcudu, olabilecek senaryolar üzerinde bizlerin de fikirlerine başvurulması gerektiğinden hareketle, bizlerin de durumumuzu ifade etme, taleplerimizi dile getirme konusunda faydalı olacağını düşünerek bu çağrımızı yaptık ama şu ana kadar bir geri dönüş olmadı” ifadelerini kullandı.
“Önümüze engel konulması doğru değil”
Başkan Seçer, pandemi süreci başladığı andan itibaren Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak pandemi kurallarına riayet ettiklerini, İl Pandemi Kurulu’yla uyumlu çalıştıklarını vurgulayarak, ücretsiz ekmek dağıtımı tartışmasında abartılı, haksız suçlamalara maruz kaldıklarını kaydetti. Başkan Seçer, şunları söyledi:
“Biz kurallara uyuyoruz, yasalardan aldığımız yetkiyle yaptığımız her iş ortadır. Bunun dışında bir üst makamdan, merciden izin alarak iş yapmamız gerekiyorsa bunu da öyle yapıyoruz. Biz iddia edildiği gibi idareden, merkezi hükümetten ya da Valilik’ten ayrı bir baş çekerek kendi başına buyruk bir hizmet anlayışı içinde değiliz. Ama yerelde birinci derecede vatandaşa dokunacak olan kurumlar belediyelerdir. Belediye başkanıdır. Hem hacmi itibariyle, kaynakları itibariyle, insan kaynağı itibariyle diğer bütün kurumlardan çok daha hareket alanı geniş bir kurumdur. Bu tip durumlarda da bizden çok şey istenmesi normaldir. Ama bunlar beklenirken önümüze engel konulması doğru değil. Her şey kanunlar çerçevesinde yürüyor. Anayasal, yasal kurumdur belediyeler. Biz de yasalardan aldığımız yetkiyle görevimizi yapıyoruz ve herhangi bir endişe yaşamıyoruz.”
“Kuralları uygulamada gevşeme olursa sıkıntılar olabilir”
Salgın sürecinde Mersin’in durumu hakkında da değerlendirmelerde bulunan Seçer, “Mersin baştan beri bu süreci kontrollü götürdü. Bunda herkesin katkısı var. Başta yurttaşlarımızın katkısı var. Sağlık çalışanlarımızın katkısı var ve kurumların katkısı var. Nüfus yoğunluğuna baktığınız zaman diğer illere oranla aşağılardayız. Bu tabi ki kentim açısından sevindirici bir durum. Ama bu demek değildir ki hep böyle gidecek. Eğer rehavet ortamı söz konusu olursa, kuralları uygulamada gevşeme olursa, vatandaş ve bizler görevimizi yapmazsak sıkıntılar olabilir” dedi.
“Keşke bu karar biraz daha geciktirilebilseydi”
Mersin’e girişlerde kısıtlamanın kalkmasının ve hayatın normale dönmesi için atılacak adımların kendisini endişelendirdiğini ifade eden Başkan Seçer, şunları söyledi:
“Kentimizde engellemeler, kısıtlamalar kalktı. Ben endişe taşıyorum tabi ki. Bir yandan da hayatın normalleşmesi gerekiyor. Ona da sıcak bakıyorum ancak bunu çok dikkatli götürmek lazım. Pandemi sürecinde alınan tedbirler çok net ve belli. İnsanların bir araya gelmemesi gerekiyor ve özellikle kamu alanlarının hijyenine dikkat etmek gerekiyor. Bu iki temel prensip çerçevesinde herkes görevini ciddiyetle yapmak zorunda. AVM’ler açılacak, berberler açılacak, spor müsabakaları başlayacak onlar spesifik olarak tartışılabilir ama genel anlamda baktığınız zaman hayatın normal akışını çok önemli sekteye uğratmayacak faaliyetlerden mutlaka uzak durmamız gerekiyor. Ligler oynanmasa da olur, AVM’ler açılmasa da olur. Mersin daha çok iç turist ağırlıyor. Yıllık 1 milyon 200 bin yerli turist ağırlıyoruz. Bizim yabancı turist sayımız 120 bin civarında. Ama çevre illerden, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Niğde’den yazlık evleri olan ailelerin uğrak yeri Mersin. Evimde kapalı ortamda kalacağıma Mersin’deki yazlığıma gideyim. Daha açık bir ortam, daha iyi hava deyip buraya gelme düşüncesinde olması endişelendiriyor. Geçiş yasağı olduğunda bunu kontrol edebiliyordunuz. Daha izole bir şehir hüviyetindeydik. Ancak bunun kalkması, gidiş gelişlerin artması, diğer bölgelerde vaka sayısının Mersin’e göre daha fazla olması, oradan bulaşıp getirme endişesi taşıyorum açıkçası. Keşke bu karar biraz daha geciktirilebilseydi. Bayramdan sonra da olabilirdi. Rehavete girmemek lazım. Bu tehlike tamamen bertaraf edilene kadar aynı dikkatle, aynı ciddiyetle pandemi kurallarını uygulamamız lazım. Rutin çalışmalarımız devam ediyor. Dün ne yapıyorsak, bugün de onu yapıyoruz. Bu süreç tamamlanana kadar aynı ciddiyetle, aynı hassasiyetle görevimizi yapacağız.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.