Sendika tarafından konuya ilişkin yapılan açıklamada, kampanya sürecine dair şu bilgiler paylaşıldı:
“Mersin Serbest Bölge’de binlerce işçi bir arada çalışmaktayız. Biz tekstil işçileri olarak üretimde kullanılan tekstil tozu, kimyasal maddeler vb. nedenlerin yanı sıra çalışma koşullarından kaynaklı da birçok sağlık problemi yaşamaktayız.
Ancak Mersin Serbest Bölge’de ölümlü, yaralanmalı “iş kazaları” da yaşanabilmektedir. Son olarak Asteks’te çalışan bir arkadaşımız kolay ulaşılabilir, hızla müdahale edilebilir bir sağlık hizmetinin olmaması nedeniyle hayatını kaybetti. Ayrıca “meslek hastalığı” diye tabir edilen sağlık sorunları bize kanıksatılmış durumdadır.
Türkiye ekonomisi için oldukça önemli olan ve serbest bölge statüsünde kurulan ilk yer olan Mersin Serbest Bölge’de biz herhangi bir sağlık hizmetinden yoksunuz. İşyeri hekimleri haftada en fazla 2 defa gelmekte ancak bizim sağlık sorunlarımıza yeterli olmamaktadır. Zaten çoğunlukla kendilerini görememekteyiz. Hayli uzakta olan hastanelere gitmek için ise izin almak gerekiyor. Fakat çalıştığımız yerlerde işi aksatacağımız iddiasıyla bizlere izinde verilmemektedir.
Bir TIR garajının, kafeteryasının, PTT’sinin, çeşitli banka şubelerinin olduğu Mersin Serbest Bölge’de, en çok ihtiyaç duyduğumuz bir sağlık kuruluşunun olmaması büyük bir eksikliktir. Bu sebeplerden ötürü önemli bir eksikliğin giderilmesini ve Mersin Serbest Bölge’ye ihtiyaçlarımıza cevap verecek nitelikte bir sağlık kuruluşu istiyoruz.”
Mersin Serbest Bölge işçileri tarafından yürütülen imza kampanyası ile patronların bütün baskılarına ve engellemelerine rağmen binin üzerinde işçiden imza toplanmış ve bu imzalar 19 Temmuz 2018’de Aile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı’na iletilmişti.
Netice itibariyle Mersin Serbest Bölge’de bir Aile Sağlık Merkezi’nin (ASM) faaliyete başladığı bildirildi. Türkiye’nin ilk serbest bölgesi olan Mersin Serbest Bölge’de açılan ve iki poliklinikli olduğu belirtilen bu sağlık merkezinin verdiğimiz mücadelenin bir sonucu olduğunu düşünüyor ve önemsiyoruz. Bu Aile Sağlık Merkezi, Türkiye’deki serbest bölgeler arasında açılan ilk ve şimdilik tek sağlık merkezidir. Bu nedenle umuyoruz ki kapasitesi ve teknik donanımı daha da artırılarak serbest bölgede işçilerin yaşamış olduğu sağlık ihtiyaçlarına bir cevap olabilir.
Tam da bu noktada önemle belirtmeliyiz ki bir ilk basamak tedavi hizmeti verecek olan bu sağlık kuruluşu bir sanayi bölgesinin ihtiyaçlarını karşılamak için maalesef şu haliyle yetersiz olacaktır. Çünkü Mersin Serbest Bölge’nin şu son bir iki yıllık süreci bile neden daha donanımlı bir sağlık hizmetine ihtiyaç olacağını göstermektedir. Ölümle de sonuçlanabilen “İş kazaları” olağanlaşmış olarak sürmekte, ara ara firmalarda çeşitli yangınlar yaşanmakta, bir hafta önce olduğu gibi işçiler zehirlenebilmektedir. Ve elbette Covid 19 salgınının serbest bölgede işçilere verdiği zarar unutulmamalıdır.
Tüm bunlar ve çok daha fazlası Mersin Serbest Bölge’de faaliyete başladığı duyurulan Aile Sağlık Merkezi’nin kapasitesinin, tıbbi donanımının ve personel sayısının arttırılmasını zorunlu kılmaktadır. Bu sağlık kuruluşunun önünde bir ambulansın hazır bulundurulması hayati derecede önemlidir. Ancak henüz böyle bir ambulans hizmeti yoktur. Bilinmektedir ki geciken her tedavi, acil müdahale insan hayatında ciddi bir risktir. Mersin Serbest Bölge oldukça geniş bir alana yayılmıştır. Yani zaten dışardan, çok uzaktan gelecek bir ambulans için zaman kaybı olmakta iken, birde buna bölgenin kendi içinde ulaşım mesafesi eklenmektedir.
Eğer korona salgını vesilesiyle talebimizi güncelleyecek olursak; sürekli Covid 19 vakalarının çıktığı Mersin Serbest Bölge’de ilk tespiti ve testleri yapacak, gerektiğinde daha üst bir sağlık hizmetinin verildiği hastaneye işçileri ulaştıracak donanımda ambulansa, il hıfzıssıhha ve sağlık ekiplerinin konuşlanabileceği bir sağlık kuruluşuna acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Keza onlarca firmada çeşitli semptomlar gösteren yüzlerce işçi kent içi ulaşım imkânlarını kullanarak ilgili sağlık merkezlerine gitmek zorunda kalmaktadır. Bu da tahmin edileceği gibi salgının bulaşım riskini arttırmaktadır.
Donanımı arttırılmış bir sağlık hizmeti en çok da üretenler, işçiler için bir haktır. Bu hakkın çok görülmesi en temel insan hak ve özgürlüklerinin, sağlıklı yaşam hakkının da ihlali demektir.
DEV TEKSTİL Çukurova Temsilciliği
28.09.2020
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.