Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleştirilen ve Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Özgür Sanal, KKTC Mersin Başkonsolosu Ayşen Volkan İnanıroğlu’nun da katıldığı konferansa vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Saatler öncesinden konferansın yapılacağı salonun önünde kuyruk oluşturan vatandaşlar, Çanakkale Zaferi’ni İlber Ortaylı’dan farklı bir bakış açısı ile dinledi.
“Büyük devletler birbirlerinin iç işlerine her zaman müdahale ederler”
Birinci Dünya Savaşı’nın öncesinde gelişen olaylardan bahsederek konuşmasına başlayan Prof. Dr. İlber Ortaylı,“Osmanlı İmparatorluğu 20. yüzyıl başında hukuken ve fiilen büyük devletler arasındaydı. 1856 Paris Barışı’ndan itibaren galip devletler arasında olduğumuz için bugünkü Avrupa Birliği gibi bir birliğin içerisinde oldu. Bunun her zaman çok faydasını görmedik. Osmanlı’nın iç işlerine karışılmasının nedenleri doğrudan doğruya girdiğimiz anlaşmalar ve durumumuz icabıdır. Çünkü büyük devletler birbirlerinin iç işlerine her zaman müdahale ederler”dedi.
Birinci Dünya Savaşı öncesi Almanya, İngiltere, Fransa, Rusya ve Avusturya Macaristan’ın içinde bulunduğu ekonomik, siyasi ve toplumsal yapıdan bahsederek konuşmasını sürdüren Prof. Dr. Ortaylı,“Birinci Cihan Harbi ufukta göründüğü zaman dengesizlik şuradan ileri çıkmaktadır. Almanya çok çabuk büyüyen bir memlekettir. Sanayi büyük atılımlar yapmaktadır. Kara ordusu son derece kuvvetlidir. Donanmasını da inşa etmeye başlamıştır. İngiltere’yi de bu çok korkutur. Halbuki gemi yapmaktan ziyade donanma erkanı çok mühimdir. İçtimai bakımdan birinci harbe en kendinden emin ve sağlamca giren işçi sınıfını da yanında hisseden Alman İmparatorluğu’dur. Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasının zahiri sebebi Saraybosna’da Avusturya Macaristan veliahdının Sırp milliyetçiler tarafından katledilmesidir”şeklinde konuştu.
Birinci Dünya Savaşı öncesi Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik, toplumsal ve siyasi durumuna da değinen Prof. Dr. Ortaylı,“Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu Balkanlardaki topraklarını tamamen kaybetmiştir. Bugünkü sınırlarımız vardır. 12 adalarımız elimizden çıkmıştır. Donanmamızın zayıfladığı dönemdir. Üst Ege Adaları Yunanistan tarafından kolayca alındı ki bu bir skandaldır. Güney ise Trablusgarp’ta içeri sokmadığımız İtalya tarafından tehdit unsuru olarak kolayca işgal edildi. Londra Konferansı ve Uşi Antlaşması’nda da bu durum tasdik edildi. Fakat henüz Arabistan elimizdedir. Bu toprakların 1850’lerden itibaren yavaş geliştiği açıktır. Birinci harp gibi bir hengamenin içerisine girmeseydik bu ülkelerin elimizden kolay kolay çıkması için bir sebep yoktu”ifadelerine yer verdi.
“Çanakkale geçilmez lafını diyen biz değiliz”
Çanakkale Savaşı’nda İngiliz ordularının geri çekildiğine ve büyük kayıplar verdiğine değinen Prof. Dr. Ortaylı,“1914 sonunda Çanakkale tarafında bir savaş yapıldı. Biz burayı savunduk ama gelen donanma çok hazırlıksızdı ve muvaffak olamadılar, çekildiler. Fakat bize de çok ağır bir zayiat verdiler. Bu nedenle Gelibolu tahkimatına bilhassa önem verildi. Çünkü oranın boğaza hâkim olan kanat olduğu çok açıktır. Bu tahkimatı unutmayın. Modern asrın bütün harp teknolojisi oraya kondu. 18 Mart’ın önemi nereden ileri geliyor dersek, Winston Churchill, amirallik birinci lordu dediğimiz zat karar veriyor deniz harekâtına. Gelibolu’dan geçecekler, İstanbul’a gidecekler, iş bitecek. Toplarla, Elizabeth falan apartman boyunda bir gemi dövecek, iş bitecek. Hepsinin projesi o. Bu böyle olmadı. 18 Mart gecesi bir mayın döşemesi yapıldı. Nusrat tarafından. Savunma bizim işimiz. Alman generaller Türk ordusunun başında bir bela. Bunların bazıları daha akıllıca adamlardır. Yabancı orduların komutanlarına orduyu teslim etmek çok akıllı bir iş değildir. Bunun mazereti mühimmat bize oradan geliyordur. Mühimmat oradan geliyor ama baş belası da oradan geliyor. Ön tarafta Fransızlar, 'Efendim biz kıyıları, Gelibolu’yu döveriz, siz ilerlersiniz, karaya da siz çıkarsınız.' dediler. Bayıldılar buna ama iş öyle olmadı. Fransız donanması çok ağır kayıplar verdi. 3 gemi tamamen saf dışı kaldı. Elizabeth bile yara alıp çekilmek zorunda kaldı. Dolayısıyla 'Çanakkale geçilmez' lafı oradan kaldı. 'Çanakkale geçilmez' lafını diyen biz değiliz. İngiliz Harp Kabinesi buna karar verdi, 'Gelibolu ve Dardanel' geçilmez’ dendi. Ondan sonra karar hücumları sahasına geçildi. Harbin bu son safhasıdır”dedi.
“Almanlar kazandırdı efsanesi uydurmadır”
Çanakkale Zaferi’nin kazanılmasında söylenildiği gibi Alman devletinin etkisinin olmadığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Ortaylı, “Almanlar bunlara kazandırdı gibi bir efsane de uydurdular. Alman’ın kazanacağı bir savaş değildi bu. Bu büyük bir savaştır. Çanakkale bütün doğu ve batı dünyasında çok önemli bir safahattır. Türk İmparatorluğu’nun bir parça düzgün bir komuta altına girdiği vakit neler yapacağını gösterir. Asker son derece dayanıklıdır, tahammüllüdür. Biz de askerin isyanı ve ihtilası söz konusu değildir”diye belirtti.
Ortaylı, jeopolitik konumu nedeniyle Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Mersin’i önemli gördüğüne ve sık sık kenti ziyaret ettiğine de değindi. Konferansın sonunda Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Özgür Sanal, Prof. Dr. İlber Ortaylı’ya Olba Mozaiği figürlü plaket ve çiçek takdim etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.