Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’te yaşanan ve 11 ili etkileyen 7,75 ve 7,68 büyüklüğündeki depremlerin yıl dönümünde Mersin Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan projeler ile yaşanılacak doğal afetlere karşı alınan ve alınacak olan önlemleri anlatan Zorlu, kurulacak olan 4 merkez bileşenli Afet Yönetim Kampüsü ile alınacak bir dizi önlemi anlattı.
Mersin Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi ile Afet İşleri Dairesi Başkanı Dr. Kemal Zorlu, Kanal 33’de yayınlanan Arzu Özer ile Gün Bugün programına konuk oldu.
Programda Dr. Zorlu, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’te yaşanan ve 11 ili etkileyen 7,75 ve 7,68 büyüklüğündeki depremin yıl dönümünde Mersin Büyükşehir Belediyesi Afet İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan projeler ile yaşanılacak doğal afetlere karşı alınan ve alınacak olan önlemler hakkında açıklamalarda bulundu.
Program sunucusu Arzu Özer’in, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin deprem bölgesine ulaştırdığı yardımlarla ilgili sorularını yanıtlayan Dr. Zorlu, bölgeye giden ilk ekiplerin Mersin Büyükşehir Belediyesi ekipleri olduğunu söyledi. Dr. Zorlu, bölgeye yapılan yardımları tek tek anlatarak, şunları söylediifade etti:
“Mersin Büyükşehir Belediyesi kentteki olmazsa olmaz hizmetlerini aksatmayacak şekilde geriye kalan personelini, iş makinaları ve araçlarını deprem bölgesine gönderdi. Orada bulunan vatandaşlarımıza gıda ihtiyacı için günlük 2 bin 500 kişilik çorba, su, yemek desteği sağlandı. Hatay’da 1500 kişilik bir çadır kent hızlı bir şekilde bizim koordinasyonumuzda kuruldu. Aynı şekilde Adıyaman’da 670 konteynerlik bir konteyner kent kuruldu. Bunun içerisinde kreş, okuma salonu, kadın erkek mescidi, merkezi yemekhane, mutfak, spor alanları, sahra hastanesi bulunuyor. Oldukça modern bir konteyner kent. Yoğun bir şekilde kullanılmaya devam ediyor.”
“10 bin vatandaşa barınma desteği sağladık”
Zorlu, su ve atık su problemi olan bölgelerde de altyapı çalışmalarına müdahale ederek, temiz su sağlandığını kaydetti. Cenaze defin aracı, ekipman ve personelinin de bölgeye gittiğini belirtti. Zorlu, “İtfaiye Daire Başkanlığımız 484 kişiyi enkazdan canlı olarak kurtardı. Mersin’e 12 bin depremzedeyi transfer ettik. Hatay Büyükşehir Belediyesi ve bağlı kuruluşlar bilgi işlem ve e devlet üzerinden Mertelkom altyapısı üzerinden onların belediye hizmetlerini verebilmeleri için ayağa kaldırıldıdık. Bölgeye narenciye gönderdik. Damızlık Sığır Üreticileri Birliği ile iş birliği yaparak o bölgedeki insanlarımıza süt gönderdik. Bunlar bizim deprem bölgesinde yürütmüş olduğumuz çalışmalar” dedi.
Mersin’e gelen depremzedeler için verdikleri hizmetleri de paylaşan Zorlu, su tüketimi ve katı atık artışından nüfusun arttığını bildiklerini ifade ederek, “Gülnar, Merkez, Erdemli, Tarsus ilçelerinde oluşturduğumuz 9 ayrı barınma alanında 10 bin vatandaşa barınma desteği sağladık. Günlük 25 bin öğün kahvaltı ve yemek dağıtımı gerçekleştirdik. Depremden etkilenen çocuklar ve yetişkinler için psiko-sosyal destekler sağladık” diyerek, yıl içinde devam eden yardım kolilerinden öğrencilerin sınav hazırlık sürecine kadar hayatın her anında depremzede vatandaşlarımızın yanlarında olmaya devam ettiklerini belirtti.
Dr. Zorlu, Türkiye’de ilk Mersin’de kurulan Afet İşleri Dairesi’nin görevlerini anlattı
Deprem için risk durumunu belirleyen etkenlerin zemin yapısı, yer altı su seviyesinin yüksekliği ve bunlara bağlı olarak gelişen yani sıvılaşma ve ile yapı stostokukunun kalitesi olduğunu vurgulayan Dr. Zorlu, Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak Türkiye’de ilk kez kurulan Afet İşleri Dairesi Başkanlığı’nı 10 Nisan 2023 tarihinde faaliyete geçtiğini ve bu dairenin 3 şube müdürlüğü bulunduğunu aktardı. Afet İşleri Dairesi Başkanlığı’nın, kurulduktan hemen birkaç gün sonra Mersin Afet Yönetimi Bilim ve Danışma Kurulu Toplantısı’nı gerçekleştirdiğinden ve Türkiye’de konusunda uzman bilim insanları ile uzmanları kente getirdiklerinden söz eden Dr. Zorlu, “Danışma Kurulu Toplantımız kapalı bir toplantıydı. Uzmanları çağırdık ve dedik ki; ‘Afet yönetimi konusunda neler yapabiliriz?’ Sadece deprem riski ile ilgili değil, kütle hareketleri, su baskınları, salgın hastalıklar yaşadık, afetler sonrası ikinci afetler, yani bölgede salgın hastalıklar meydana geldi, kimyasal tehlikeler ve, yangınlar gibi konuları masaya yatırdık. Şimdi yeni nükleer enerji santrali yapılıyor. Bunlarla ilgili tek bir bakış açısıyla değil, daha geniş bir bakış açısıyla değerlendirmeler yaptık” ifadelerini kullandı.
“Mersin’i tehdit eden deprem üretme potansiyeli yüksek ana fay hatlarının oluşturabileceği risklerin araştırılması çalışmalarını yürütüyoruz”
22 Haziran’da da odalar, dernekler, kamu kurum ve kuruluşları ile üniversitelerin temsilcilerinin katılımıyla, kent bileşenlerinin olduğu bir çalışma gerçekleştirdiklerinden bahseden Dr. Zorlu, “İnsanların afetlerle ilgili ne düşündüklerine dair verileri elde ettik. Hem Bilim Danışma Kurulu verileri hem de çalıştaydaki verileri alıp değerlendirdikten sonra şu anda yürütmüş olduğumuz Mersin İli Afet Sakınım Planı kapsamında Jeolojik Mühendislik Biyolojisi Temel Zemin Değerlendirilmelerinin yapılması çalışmalarına başladık. Bu çalışmada Mersin’i tehdit eden deprem üretme potansiyeli yüksek ana fay hatlarının oluşturabileceği risklerin araştırılması, bunların hangi bölgelerde nasıl, ne kadar etkili olacağının belirlenmesi, nüfusun bu riskli alanlardaki durumunun ortaya çıkarılması gibi çalışmaları yürütüyoruz. Kısa bir süre içerisinde bu çalışmamız sonlanacak” dedi.
Bu çalışma sonucunda da kenti tehdit edecek olan, karada ve denizdeki deprem üretme potansiyeli olan ana fay hatlarının literatür verilerine göre çıkartılmasını sağlayacaklarından söz eden Dr. Zorlu, “İl merkezi başta olmak üzere ilçeler dahil gevşek zeminler üzerinde bulunan ilçelerimizde alanlarda daha sonraki aşamada yapılacak olan mikro bölgelendirme çalışmalarının belirlenmesi. Bu çalışmalar da bittikten sonra diğer çalışma ile birlikte biz bunları kamuoyuna açacağız. Bizim bu raporumuz, elde edilecek veriler ışığında mevcut şehirleşme alanları da göz önüne alınarak ivedilikle yapılması gereken çalışmalara yönelecek. Bu çalışmalar yaklaşık olarak 1,5-2 ay içerisinde bitecek” dedi ve jeolojik tehlike ve risklerin, zeminlerle ilgili kısmı belirlemekbelirlenmesi konusunda da çalışmalar yürüttüklerinden söz etti.
“Zemin sıvılaşma riski Mersin için de ciddi bir risk olarak karşımıza çıkıyor”
Zemin sıvılaşması konusunda da detaylı bilgiler veren Dr. Zorlu, yürüttükleri çalışmalar ışığında yapı stostokunun kunun tespit edilmesini sağlayacaklarını belirtti. Yürüttükleri bu 2 çalışma sonucunda elde edilecek veriler ışığında mikro bölgelendirme dedikleri ve zemin durumlarının parametrelerinin çok daha detaylı olarak inceleneceği çalışmaları yapacaklarından da söz eden Zorlu, “13 ilçede belirlenen zemin parametreleri ve yapı stoku durumunun değerlendirilmesi sonucunda kentsel dönüşümle ilgili yapı stokunun tespit edilmesine dairkonusunda çalışmalarımız olacak” dedi.
Yapı stokunun tespitine dair çalışmaları gerçekleştirdikten sonra da bu yapı stoku, zemin ve deprem tehlikesi oluşturan kaynakları değerlendirerek kentsel dönüşüm stratejilerini ona göre belirleyeceklerinin altını çizen Dr. Zorlu, “Mersin’i etkileyebilecek fayların belirlenmesine yönelik paleosismolojik ve jeofizik çalışmalar ileı önce belirleyip, daha sonra o faylaraın ait detaylı bilgilere ulaşacağız verilerini alacağız. Örneğin Ecemiş Fayı bize en yakın kaynaklardan bir tanesi. Ecemiş Fayı’nda en son depremin ne zaman ve hangi 2-3 sene önce, şu büyüklükte olduğuna dairmuş diyebileceğimiz çalışmaları yapmamız gerekiyor ki sonraki periyodunu bulalım. Yani; ‘Ecemiş Fayı’nda şu büyüklükteki deprem şu zamanda olabilir’ diye bir şey söyleyelim” diye konuştu.
“Biz aktif tektonik bir kuşağın üzerinde yaşayan bir ülkeyiz”
Depremden sonra vatandaşlardan en çok; ‘Mersin’de, Adana’da deprem olacak mı? Kaç şiddetinde olacak?’ şeklinde sorular aldıklarını kaydeden Dr. Zorlu, “Biz aktif tektonik bir kuşağın üzerinde yer alan bir ülkeyiz. Deprem geçmişte olmuş, şu anda oluyor ve gelecekte olacak. Şöyle bakmak gerekiyor; deprem olacak ve benim sağlam zeminin üzerinde, sağlam bir yapıda yaşamam gerekiyor. Örneğin Hatay’la ilgili hep söylenen bir şey vardır; ‘7 kere yıkıldı, 7 kere kuruldu.’ 7 kere depremde yıkılmış bir kent. Ya yerini değiştirmek gerekir ya da sağlam yapmak gerekir. İşte ikisini yapmadığımız zaman kötü sonuçlarıyla karşılaşıyoruz” ifadelerine yer verdi.
“Barınma alanı üretip boş tutamazsınız, bu kamu kaynakları israf anlamına gelir”
Kentsel dönüşümün bir noktada vatandaşın sorumluluğunda olduğunu fakat dönüşüm sürecinde dahi barınma sorunu yaşandığına dikkat çeken Zorlu, bunun özellikle dar gelirli vatandaşlar için büyük bir sorun olduğunu vurguladı. Bu sorunların önüne geçmek için Büyükşehir’in ‘Sosyal Konut’ projesini önümüzdeki 5 yıllık dönemde hayata geçireceğini kaydeden Zorlu, “Daha ucuza vatandaşın kolayca erişebileceği, belediyenin bir kısmını sattığı ve bir kısmını da kiralık olarak vatandaşın hizmetine sunduğu konutlar. Bunlar tabi kentsel dönüşüm sürecinde de kullanılacak konutlar olacaktır” dedi. Afet zamanları için ise işlevsel barınma alanlarının önem arz ettiğini söyleyen Zorlu, “Bizim Tarsus’ta Gençlik Kampı’mız vardı. Çocukların kamp yapması için kullanılıyordu ama afet anında gelen depremzede vatandaşlarımızı orada barındırdık. Barınma alanı üretip sadece afet anlarında kullanmak üzere boş tutamazsınız, bu kamu kaynaklarını israf anlamına gelir. Ama ikincil bir işlev atadığınız bir barınma alanı oluşturup afet anında da barınma için afetzedelere tahsis ederseniz bu daha anlamlı olacaktır” ifadelerini kullandı.
“Bilimin göstermiş olduğu yolda afetlerle mücadele etmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz”
Başkan Vahap Seçer’in göreve geldiği yıl içerisinde pandemi yaşandığını hatırlatan spiker Arzu Özer, Büyükşehir Belediyesi’nin deprem de dahil pek çok afetten başarıyla geçtiğini kaydetti. İlk kez yaşanılan bu durumlara nasıl refleks verildiğini soran Özer’e yanıt veren Zorlu, “Örneğin deprem anında bölgede yürütmüş olduğumuz çalışmalar sonucunda, ulusal ve uluslararası düzeydeki gelen yardım kuruluşlarının hepsinin birinci sırada saymış olduğu belediye biziz. Bize ‘Bu konuda size nasıl yardımcı olabiliriz?’ diye önerilerle gelen uluslararası kuruluşlar oldu. Buradaki kadronun buna inanarak, bir ekip ruhuyla yapılması gerekeni hızlı bir şekilde refleks gösterip yapmasının sonucunda oluştu. Gönül ister ki böyle afetlere dönüşen olaylar, salgın hastalıklar, pandemiler yaşanmasın ama yaşadığımız ülkede böyle şeylerle karşılaştığımız için hazırlıklı olmak zorundayız” sözlerine yer verdi. Yapılan tüm çalışmalarda bilimin yol gösterici olduğunu kaydeden Zorlu, “Bilimin göstermiş olduğu yolda bu afetlerle mücadele etmek için elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz” dedi.
Afetlere hazırlık için Büyükşehir’de 4 bileşenli Afet Yönetim ana Merkezi kurulacak
Her afet sonrası ‘Neler yapabiliriz?’ diye sürekli konuşulduğunu söyleyen Zorlu, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek Afet İşleri Dairesi’ni kurduğunu hatırlattı. Bu başkanlık ile projelere start verdiklerini kaydeden Zorlu, “Afet öncesinde hazırlık, müdahale sonrasındaki rehabilitasyon çalışmaları ve eğitim çalışmaları açısından baktığımızda ciddi bir eksikliğimizin olduğunu görüyoruz. Bununla ilgili 4 bileşenden oluşan bir projemiz var. Bunların ilki Afet Lojistik Deposu: afet anında kullanacak çadırın, battaniyenin, gıdanın, su vb. malzemelerin bulundurulması için. Bir diğeri Veri Güvenliği Merkezi: afet anında kentin alt yapısı çöktüğü zaman nereden yol geçiyor, nereden doğalgaz geçiyor, elektrik hattı nerede gibi sorulara yanıt verecek güvenli bir sistem. Üçüncüsü Afet Koordinasyon Merkezi: afet koordinasyonun oradan yürütüleceği dijital alt yapısının sağlam bir alan. Dördüncüsü Afet Eğitim Merkezi: afet konusunda vatandaşın nasıl davranacağı, ne yapacağının eğitimlerinin verileceği bir merkez. Özellikle çocuklardan başlayarak afetler anında nasıl davranmaları gerektiği ya da afete dönüşecek doğa olaylarından daha az zarar görmek için ne tür davranışlar sergilememiz gerektiğine dair bir eğitim merkezi olacak” diye anlattı.
“Zararın en az indirilmesi için taş üstüne taş koymak herkesin görevi”
Mersin için değil tüm ülke için bu eğitimlerin yapılması ve benzeri merkezlerin faaliyette olmasının önemli olduğunu hatırlatan Zorlu, “Sonuç olarak bu tür olaylar, kötü olaylar, afetler olayları hepimize zarar veriyor. Bireysel bana, size, binaya, bu kentte, bu ülkeye inanılmaz bir tahribat yaratıyor. Bu olaylarınnun zararının en az indirilmesi için taş üstüne taş koymak herkesin görevi” dedi.
Eğitimlere ek olarak da Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi’nde simülasyonlar ile çocuklara doğal afetleri tanıtacaklarını söyleyen Zorlu; deprem, sel, çığ, tsunami ve girdap gibi doğal afetlerin simülatörle canlandırılacağını ve çocuklara ne gibi önemler alması gerekildiğinin anlatılacağını kaydetti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.