
Tarsus’ta yayınlanan Aratos dergisi ayrı basım kitaplarına bir yenisini daha ekledi. Aratos dergisi, bugüne kadar Tarsus kent tarihi ve kültürü üzerine pek çok kitap yayınladı. Son olarak ise, Tarsus’un değerli sanatçılarından Dr. Halil Atılgan’ın “Anadolu’nun Toprak Kokan Türküleri” adlı kitabı Aratos Yayınları’ndan çıktı.
Edinilen bilgiye göre, Dr. Halil Atılgan’ın “Anadolu’nun Toprak Kokan Türküleri” adlı kitabında, Tarsus ve Çukurova yöresi başta olmak üzere Anadolu’nun yetiştirdiği halk ozanları ve mahalli sanatçılar ile türkülere dair makaleler bulunuyor.
Aratos Felsefe dergisi yayın yönetmeni Uğur Pişmanlık, Dr. Halil Atılgan’ın “Anadolu’nun Toprak Kokan Türküleri” kitabına ilişkin olarak, müziğin, yaşamın vazgeçilmez unsurlardan biri olduğunu ve müziğin sadece bir eğlence ya da kulağa gelen hoş bir seda değildir diyerek, “Müzik bir dildir, bir anlatım biçimidir. Müzik bir anlamda insanlığın notalı tarihidir. Çünkü yaşadığımız topraklarda yaşananlar türkülerde dile gelmiş, türkülerle günümüze aktarılmıştır.
Anadolu müzik kültürü, çok zengin bir birikime sahip. Bu zenginlik, Karacaoğlan’dan başlayıp, Dadaloğlu, Köroğlu’na, Âşık Veysel’den, Ruhi Su, Neşet Ertaş’a kadar uzanmaktadır.
Hiç kuşkusuz bunda Anadolu coğrafyasından binlerce yıl boyunca gelip çeşitli uygarlıkların ve onların yarattığı kültürün izleri vardır.
Anadolu’nun zengin birikiminin bir boyutu da Toroslarda ve oradan aşağıda Çukurova’da karşılık bulur. Çukurova’nın bereketli topraklarında ozanlarımız acıyı, sevinci, kavgayı ve sevdayı sazlarıyla, sözleriyle dile getirirler.
Öte yandan Tarsus’ta müzik üzerine yayınlanmış, makale ve kitaplar da kentin müzik belleğinin önemli bir parçasıdır. Yeni bir müzik çalışması olarak, Dr. Halil Atılgan’ın türkülere dair yazdığı makalelerin bir araya getirildiği ‘Anadolu’nun Toprak Kokan Türküleri’ kitabını yayınlamaktan mutluluk duyuyoruz” diye konuştu.
“Anadolu’nun Toprak Kokan Türküleri” kitabının yazarı, Araştırmacı-Yazar, Sanatçı ve Emekli Devlet Türk Halk Müziği Koro Şefi Dr. Halil Atılgan, halkımızın yaşama mücadelesinin türkülerle dile geldiğini belirterek şunları söylüyor, “Türkülerimiz yağmur yemiş toprak gibi kokar. Toprakla su bir birine kavuşunca, tıpkı uzun müddet hasret çeken sevgililer gibi sarılırlar birbirlerine. Toprak yağmurla, türkülerimiz halkla kucaklaşır. Onun kucaklaşması halkın yüreğidir. Onun için de bu toprağın türküleri şiir olmuş, horon olmuş, zeybek olmuş, dökülmüş yüreğimize. Onlar bize, biz onlara sevdalanmışız. Geçit vermeyen dağları onlarla aşmış, ulaşamadığımız yerlere onlarla haber salmışız. Turnanın kanadında türkü olmuş ilden ile dolaşmışız. Türkülerimiz arı misali her çiçekten bal almış, çiçekten çiçeğe konmuş, sevda bahçesinin gülleri olarak geçmişten günümüze varlığını korumuş. Onun için türküler yakılmış toprak üstüne, aşk üstüne, sevda üstüne.
Halkımızın yaşama mücadelesinin dile ve tele yansımasını sağlayan bir aynadır türkülerimiz. Onun için bizi anlamak demek türkülerimizi iyi dinlemek demektir.
İşte biz de Toprak Kokan Türküler diyerek dile ve tele yansıyan türkülerimizin özelliklerini ve güzelliklerini, kadersizliğini, Anadolu diyerek de kültürümüzdeki yaşadığımız çeşitlikleri sizlerle paylaşmaya çalıştık. Bu çalışma şimdiye kadar yayınlanan makalelerin bir gül destesi oldu. Gül desteyi Uğur Pişmanlık ve Aratos Yayınları sizlere ulaştırdı. Teşekkürler Uğur Pişmanlık ve Aratos Yayınları!
Sonuç: Kalbin varsa türkü yakarsın. Kalbin yoksa insan yakarsın.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.