Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Mart ayı ikinci birleşimi, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer başkanlığında Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapıldı. Toplantıya, son günlerde kamuoyunda yoğun biçimde tartışılan Mersin Limanı’yla ilgili tartışmalar damga vurdu. Cumhur İttifakı’na mensup Meclis üyelerinin büyük çoğunluğunun katılmadığı ikinci oturumda, Mersin Limanı konusunda temenni kararı alınarak tarihe not düşüldü. Limanla ilgili genişleme kararı konusunda “Bu tamamen lobi faaliyetleri sonucu kentin yerel dinamikleri dışında Ankara’dan alınan kararlardır” diyen Başkan Seçer, limana ve yatırımlara karşı olmadıklarını vurguladı. Seçer, “Yatırıma karşı değiliz, limana karşı değiliz, Mersin’in genişlemesine karşı değiliz, yabancı yatırımcı, yerli yatırımcı karşı değiliz ama kanun var, nizam var, hukuk var, bu çerçevede yapılmak zorundadır” diye konuştu.
“Ana konteyner limanı depolama alanı plandan siliniyor”
Mersin Limanı’nın genişlemesiyle ilgili bilgiler veren Başkan Seçer, şöyle devam etti:
“Burası 2007 yılında özelleştirildi. 2009 yılında onaylanan planda mevcut limana genişleme alanı öngörülüyor. Planda gördünüz 95 bin 765 metrekare bir çıkıntı var. O alan genişleme alanı olarak planda planlanıyor ancak kiracı firma tarafından bugüne kadar inşa edilmiyor. 2017 yılına gelindiğinde 1/100.000’lik Mersin-Adana Çevre Düzeni Planı değiştiriliyor ve Mersin’in 40 yıldır beklediği ana konteyner limanı da bu plana işaretleniyor, 2017’de. 2020 yılına gelindiğinde iki önemli olay oluyor. Bir tanesi ana konteyner limanı bölgesinde otoban bağlantı yolunun yoncası denize kadar, ana konteyner limanına kadar iniyor. Yani kentin trafiği ile alakası olmayacak gayet uygun, gayet muntazam bir plan yapılıyor. Burada ana konteyner limanının depolama alanları, yine o bölgede serbest bölge gelişim alanı, otoyol bağlantı yolları ve tali yollar hepsi burada belirleniyor. Ama gel gör ki 2020 yılında işte bu bahsettiğimiz alan, geçtiğimiz haftalarda tartıştığımız, Cumhurbaşkanlığı tarafından Özel Endüstri Bölgesi olarak ilan ediliyor. Polipropilen tesis alanı olarak belirleniyor. Bakın lojistik alan, ana konteyner limanı depolama alanı ve serbest bölge gelişim alanı, bunlar plandan siliniyor. Yerine Özel Endüstri Bölgesi olarak işaretleniyor.”
“Mevcut limandaki genişleme, Mersin’in aleyhine bir gelişme olur”
Yapılması planlanan konteyner limanı alanı yerinin Özel Endüstri Bölgesi olarak işaretlenmesinin ardından yaşanılan sürecin başladığını belirten Başkan Seçer, “Şunu çok net söyleyebiliriz: Şu anda Mersin’in mevcut limanında genişleme ihtiyacı var. Daha geniş tonajlı gemiler buraya yanaşacak, kruvaziyer liman ihtiyacı var. Bu sebeple ivedi yapılması gereken çalışmalar olarak baktığınız zaman yanlış bir açıdan bakmış olursunuz. Bu iş önceden beri planlanıyor. Ben bunu çok net görüyorum. Burada polipropilen tesisinin yapılması ile limanın genişlemesi ve ardından ana konteyner limanı hayalinin ortadan kaldırılması birbirleriyle bağlantılı. Sonuç şuraya gider: Burada liman genişlemesi yapılırsa Mersin’de yapılması planlanan ki 11’nci Kalkınma Planı’nda Mersin’de ana konteyner limanı olarak yer alan ibare biliyorsunuz Doğu Akdeniz’de bir ana konteyner limanı olarak değiştirilmişti. Bunlar adım adım yapılan şeyler. Görebilirsiniz ki önümüzdeki süreçte buraya yapılması planlanan ana konteyner limanı da bizim için hayal olur. Yapılan mevcut limandaki genişleme, büyüme çalışmaları yeterli denebilir ve bu da Mersin’in aleyhine bir gelişme olur” dedi.
“Burayı zorlamanın bir mantığı yok”
Limanın elleçleme kapasitesinin 2 milyon 600 bin TEU’dan 3 milyon 600 bin TEU’ya çıkarılmasına yönelik çalışmalar bulunduğuna değinen Seçer, “Oysa ki bizim hayalimizdeki Mersin, bir lojistik merkez. Yani daha büyük projeksiyonlar. Bu liman olsun. Bu limanın zaten 150 yıllık bir mazisi var. Zaten Mersin’i var eden bu liman. Mersin’in bir balıkçı kasabası olmasından bir il hüviyetine dönüşmesine sebep bu liman. Ama kapasitesi belli, kapasitesi sınırlı, lokasyonu belli. Burayı zorlamanın bir mantığı yok, ekonomik açıdan bir mantığı yok, çevresel etkiler açısından bir mantığı yok, kentin silueti açısından bir mantığı yok. Bu tamamen lobi faaliyetleri sonucu kentin yerel dinamikleri dışında Ankara’dan alınan kararlardır” diye konuştu.
“Ankara’dan alınan kararlarla Mersin’in geleceği ile ilgili tasarruf doğru değil”
Kentin yerel dinamikleri dışında Ankara’dan alınan bir karar olduğu vurgusunu yineleyen Başkan Seçer, “Ankara’dan alınan kararlarla Mersin’in geleceği ile ilgili tasarruf doğru bir yaklaşım değildir. Sözleşmede, ‘Liman, günün teknolojik ve fiziki koşulları doğrultusunda işletme yükümlülüğü hükmü doğrultusunda çalışma yapabilir’ deniliyor. Buna dayandırılıyor. Şimdi bunu yaparken sözleşmede şöyle de bir şey var. Diyor ki sözleşmenin 3’üncü Maddesi’nde, ‘İşletmenin yetkili makamlardan izin alması şartıyla limanda belirli değişiklikler yapacağı hükmü vardır.’ Bu, sözleşmede var. Sözleşmenin bir maddesinde ‘sen burada belirli değişiklikler yapabilirsin ama gerekli kurumlardan izin alman gerekiyor’ diyor. Ya da uygun görüş alman gerekir. Mersin Büyükşehir Belediyesi planlama çalışması yapılırken bu projeye kent adına olumsuz bir rapor bildirmiş. Meclis kararı burada. Buraya yapılacak olan genişleme çalışmalarının uygun olmadığı yönünde 10 Eylül 2018 tarihinde Mersin Büyükşehir Belediyesi bir karar almış. Ama yerel otoritenin, yerel kurumların bu görüşü yok sayılarak, resen Bakanlıkça bir düzenleme yapılarak, burada limanla ilgili bazı fiziki değişiklikler yapılması izni verilmiş” diye konuştu.
Liman konusunda ikinci önemli olayın ise 2020 yılında söz konusu yerin Özel Endüstri Bölgesi ilan edilmesi olduğunu ifade eden Seçer, “Ancak aynı yıl içerisinde Mart ayında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 2009 yılında onaylanan plan değiştiriliyor. Yani planda inşa edilmeyen, daha önce genişleme alanı olarak belirlenen 2009’daki planda 95 bin 765 metrekarelik bölge iptal ediliyor. Çünkü şu anki genişleme alanına karar kılınıyor. Buradaki miktar ise 178 bin 540 metrekare, artı 11 bin 845 metrekare de kruvaziyer liman alanı öneriliyor. Toplamda 190 bin metrekare bir alanın dolgusu yapılacak” dedi.
“Biz burada bunları konuştuğumuz saatler içerisinde orada çalışmalar yapılıyor”
Meclis’te tarihe not düşülecek limanın genişlemesine dair karar konuşulurken, limanın genişlemesine yönelik çalışmaların devam ettiğini söyleyen Başkan Seçer, şöyle devam etti:
“Şu aşamada biz burada bunları konuştuğumuz saatler içerisinde orada çalışmalar yapılıyor. Maalesef yapılıyor. Ancak biz tarihe bir not düşmek adına bu konuyu gündeme getirmek istedik. Burada özellikle merkez ilçe belediye başkanlarının görüşleri çok önemli. Akdeniz, Toroslar, Mezitli, Yenişehir yani merkezde görev yapan belediyelerimizin görüşleri çok önemli. Burada yapılacak olan bu yapılaşmanın çevreye komplikasyonlarının ne olacağını, şehrin gelişmesine doğuracağı sonuçlar ne olacak, trafik ne olacak, ekolojik denge ne olacak? Düşünerek, bilimsel verilere dayanarak. Tabii ki bu konuda şöyle bir görüş de var, bu son derece yanlış. Bu damdan düşer gibi önümüze gelmedi. Serencamını anlattım. 2009’dan beri süregelen bir çalışma. Daha önce girişimleri oldu. Daha önce genişleme çalışmaları sınırlı kaldı, iskele uzatıldı ama hiçbir dönemde bu kadar geniş bir çalışma, bu kadar kenti etkileyecek olan, bir kentin içine doğru yani batıya doğru genişlemesine meydan veren düzenleme ilk kez önümüze geliyor.”
“Herkes düşüncelerini söylemekte hür”
Başkan Seçer, bazı üyeler arasında yaşanan tartışmalar nedeniyle Meclis toplantısına kısa bir ara verdi. Aranın ardından Meclis üyelerine seslenen Seçer, “Lütfen konuşmalarımızda, tavırlarımızda Meclis’in saygınlığına, itibarına halel getirecek tavırlar içerisinde olmayalım. Daha dikkatli olalım. Birbirimizi kıracak, incitecek sözlerden uzak kalalım. Mümkün olduğunca her Meclis üyemizin fikirlerini, düşüncelerini aktarabilmesi için Meclis’i yöneten Meclis Başkanı olarak fırsat verdiğimi düşünüyorum. Yeterince zaman da sağlıyoruz. Herkes düşüncelerini söylemekte hür. Bunda bir beis yok. Ancak bunun yanında söylediğim gibi Meclis’i gerecek, bir başka Meclis üyemize cevap hakkı doğacak konuşmalardan, değerlendirmelerden uzak kalmanızı istiyorum” dedi.
“MIP de elini taşın altına koysun”
Başkan Seçer, bir Meclis üyesinin Karayolları ile Büyükşehir’in işbirliği yapması ve oradaki yolu bitirmesi gerektiği konusundaki eleştirisi üzerine, “Beni şaşırtmayın Allah aşkına yani. Orada köprüyü Devlet Demiryolları yapacak. 2 yıldır yapacak. Benden imar değişikliği istendi. Yönetime gelir gelmez yaptım onu. Yani MIP de elini taşın altına koysun. Milyon dolarları güzel kazanıyor da o da hızlansın, kente o da bir katkı yapsın. Devlet Demiryolları da yapsın. Her şeyi Büyükşehir’den bekliyorsunuz ama Büyükşehir’in böyle bütçeleri yok yani. Büyükşehir üzerine düşeni yapıyor. Bu trafiğin tıkandığını idare görmüyor mu? Trafiği ben mi yönetiyorum? İzin vermesin. Geçsin tırlar, limanın içinde park etsin” açıklamasında bulundu. Başkan Seçer, konu hakkındaki konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Yerli bir firma, bir fabrika, D-400 karayolunu bu şekilde tıkarsa, bir tane orada tır koymazlar, yasaklarlar. Kimsenin sesi çıkmıyor. Efendim nasıl engelleyeceğim. Buranın Valiliği var, buranın Valiliğine bağlı Emniyet’i var, Emniyet’in Trafik Şube Müdürlüğü var. Trafiği tehlikeye düşürüyorsun diye izin vermeyebilir. Ben sadece onların arkasını temizliyorum. Tırların bıraktığı pisliği temizliyorum. Yol bozuluyor, yolu yapıyorum. Bakın ilave katkı istedim. Dedim ki burası kent girişi, bu şekliyle görüntüsü çok kötü bir durum, çok kirli görünüyor. Bunun da müsebbibi buraya gelen tırlardır, buraya park eden tırlardır. Siz işletme olarak belediyeye yardımcı olun, biz rutin temizliğimizi yapalım. Ama siz de katkı verin. İşletmeden aldığımız cevap; ‘Bu bizim görevimiz değil’ oldu. Ama benim görevim de, D-400 karayolunu, kentin girişini, kamuya açık yolu, vatandaşa açık yolu işgal edenlerin arkasını toplamak değil. Ben buradan göreve davet ediyorum yetkilileri. Ona müsaade etmesinler. Orası liman değil, orası şehrin girişi. O tırlar girecek limanın içinde park edecek.”
“Nereden bir talimatla aldınız bilmiyorum ama bu Meclis’e bir hakarettir”
Cumhur İttifakı’na mensup Meclis üyelerinin büyük bir çoğunluğu temenni kararı alınmadan önce oturumu terk etti. Bir Meclis üyesinin toplantı yeter sayısı olmadığı yönündeki konuşması ve gündemi diğer toplantıya aktarma konusundaki fikrine yanıt veren Seçer, karar yeter sayısını saydırdı ve karar yeter sayısı olduğunu belirtti. Seçer, şunları söyledi:
“Şu anda bizim karar yeter sayımız 20. Onun için toplantıyı devam ettirebilirim. Yani biz toplantıyı açtık. Toplantı yeter sayımız vardı. Şu anda da karar yeter sayımız var. Ben toplantıyı açtım zaten. Toplantı yeter sayımız vardı. Şu anda görüşmelere devam edebiliriz. Bizim karar yeter sayımız var, fazlasıyla var. Onun için tabi ki toplantıya katılmak istemeyen arkadaşlarımız ayrılabilirler ya da ayrılmışlar zaten. Biz toplantıyı devam ettireceğiz. Bu yönde zaten bir tavsiye kararı bizim şu anda tartıştığımız, oylayacağımız. Bu konuda da oylama yapabilecek karar yeter sayımız var bizim. Yani sizi saygıyla karşılarım, görüşlerinizi ama bu sefer de siz Meclis’i yönetmiş gibi bir hava sunuyorsunuz ortaya. Yani siz istediğiniz zaman toplantı iptal oluyor, istediğiniz zaman Meclis’i terk ediyorsunuz. Bu da çok uygun bir davranış değil. Bu kararı kim aldı, nereden bir talimatla aldınız bilmiyorum ama bu Meclis’e bir hakarettir. Yani burada bir toplantı yürüyor, insanlar değerlendirme yapıyor, gerginlik de olabilir, tartışma da olabilir, herkes görüşlerini ifade ediyor. Ben bu şansı onlara veriyorum. Ama işinize gelmediği bazı gelişmeler olup burayı terk ederseniz siz Mersin halkına karşı bir saygısızlık yapmış olursunuz ve bunu da maalesef gerçekleştirmiş oldunuz. Ne oldu ki Meclis’i terk ediyorsunuz? Bir konu tartışılıyor. Gayet de medeni bir ortamlarda bu tartışma sürerken bir gerginlik oldu. Ben de nahoş hadiseler olmasın diye toplantıya ara verdim. Bundan ibaret. Kim bu fikri ortaya attı, kim bunun fikir babası bilemem ama yanlış bir tutum içerisindesiniz. Ben toplantıyı devam ettiriyorum.”
“Meclis’in büyüklüğüne halel getirecek davranışlardan kaçmak durumundayız”
Başkan Seçer, herkesin konteyner limanı yatırımı konusunda fikir birliği içerisinde olduğunu, ana konteyner limanının mutlaka olması gerektiğini ifade ederek, “Daha önce 2009’da da bunun çalışmaları başlamış. ÇED süreci tamamlanmış. Hatta o sürede de Çandarlı ve Filyos Limanları da Mersin Ana Konteyner Limanı ile beraber planlanmış. Bugün onlar bitme aşamasında, bitmiş. Ama biz şu anda hala bunu tartışıyoruz. Söylediğim gibi birbirinden bağımsız olaylar gibi bakmamak lazım. Çünkü ana konteyner limanı demek, şu an polipropilen tesisi yapımı için ilan edilen, daha sonra 2020 yılı içerisinde de planda değiştirilip, Özel Endüstri Bölgesi ilan edilen, daha önce serbest bölge gelişim alanı ve lojistik konteyner depolama alanı olan alanın plan değişikliği, bu planın genişlemesi ile aslında hepsi de bir anlamda iç içe. Bunun yanında 11. Kalkınma Planı’nda Mersin’de bir ana konteyner limanı yapılması ibaresinin, Doğu Akdeniz’de bir ana konteyner limanı yapılması şeklinde değiştirilmesini de açıkçası ben buna bağlıyorum” dedi.
Mersin’e yapılacak yatırımlar konusunda her zaman destekleyici bir yaklaşım sergilediklerine değinen Seçer, “Elbette Mersin gelişsin, Mersin’in ekonomisi canlansın, istihdam olsun, vergi gelsin. Çünkü böyle konuşmalar oldu. Böyle bir karşıtlığımız yok. Ama yatırım yapalım derken de ortalığı da berbat etmeyelim. Yani çevre anlamında, kent anlamında ya da yaptığımız yatırımın altyapısı, hukuki zemini anlamında da ne yaptığımızı bilerek bunları yapmamız lazım. Onun için konuşalım, tartışalım diyorum. Zaten arkadaşlarımız da söyledi. En son Sayın Afşın da söyledi. Bir tavsiye kararı. Şu anda yapılan yapılıyor. Ama Sayın Dinsever de şöyle bir değerlendirme yaptı ki katılıyorum. Yani her şey bitti, biz de sesimizi çıkartmayalım, kaderimize razı olalım, dilimiz lal olsun, hiçbir şey konuşmayalım. Ya böyle bir siyaset, böyle bir siyasetçi, böyle bir Meclis, böyle bir demokrasi anlayışı olur mu? Herkes bildiğini söyleyecek. Ama söylediğim gibi Meclis’in itibarına, Meclis’in asaletine, Meclis’in büyüklüğüne halel getirecek davranışlardan kaçmak durumundayız” dedi.
“Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşenir”
Genişleme alanının yanına bir kruvaziyer liman yapıldığını da belirten Seçer, şu ifadeleri kullandı:
“İnceledim, arkadaşlardan bilgi aldım. Antalya Çeşme örneği var. Kruvaziyer limanlar var. Şimdi devam eden Galata Projesi var. Hiçbir noktada, dünyanın hiçbir yerinde konteyner limanı ya da dökme tarzında yükleri kabul eden bir limanla, kruvaziyer limanının yan yana olduğu dünyada bir örnek yok. Buradan bir yere bağlayacağım. Şimdi haritada bakarsanız sınır Atatürk Parkı. Ama dolgu alanı Atatürk Parkı’nın ön cephesini kapatacak şekilde denize doğru ilerliyor. Evet, karada bir tecavüz yok. Atatürk Parkı ile ilgili bir tecavüz yok. Ama bakın burada iddia ediyorum, tutanaklara geçiyor, tarih bunu yazacak. Eğer bu gerçekleşirse, burada kruvaziyer liman olursa, yine çok kısa bir süre sonra zaten buranın tahsisi pamuk ipliğinde. Biz 2 yıl ön tahsis aldık Atatürk Parkı ile ilgili. Bakımını, her şeyini biz yapıyoruz, masrafını biz yapıyoruz, biz yönetime geldiğimizde oranın tahsisi verilmemişti, daha doğrusu süre uzatılmamıştı. Biliyorsunuz dalgalar tahribat yaratmıştı. Vatandaş her şeyi bizden biliyor. Oysa benim yetkim yok, oraya bir çivi dahi çakamazdım. Kişisel gayretlerimle 2 yıllık ön tahsis aldım, Sayın Bakan’a gittik. Arkadaşlar da devreye girdi, Cumhur İttifakı’ndan arkadaşlar da yardımcı oldu. Oraların yapımını sağladık. Ben iddia ediyorum, kısa bir tarih sonra kruvaziyer liman, yani ‘Ya kardeşim yolcu konteynırların arasından mı turist Mersin’e giriş yapacak, bu şık değil’ deyip, Atatürk Parkı’ndan bir yer tahsisi limana yapılacak. Bunu da bir not olarak tarihe düşmek istiyorum. Az önce de söyledim;‘Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşenir.”
“MIP ve Devlet Demiryolları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı lehine bu davaya müdahil oldular”
Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Çevre Bakanlığı’nın yaptığı plan değişikliğine itiraz ettiğini, itirazın kabul edilmediğini hatırlatan Seçer, “Öyle olunca da 22 Haziran 2020’de Mersin 2’nci İdare Mahkemesi’ne yaptığımız itiraz reddedildi. İtirazın reddi ve ilgili işlemin yani planda yapılan işlemin iptali davası açmışız. Burada bizim lehimize müdahil Baro, çevre dernekleri, TMMOB’a bağlı odalar, sivil toplum, meslek odaları bizim tarafımızda müdahil. Şu anda müdahil oldular. Ancak davayı biz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na açıyoruz, MIP ve Devlet Demiryolları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı lehine onlar da bu davaya müdahil oldular. 1 Şubat 2021’de keşif yapıldı. Bilirkişi incelemesi şu anda sürüyor” dedi.
“Maşallah bizim bazı siyasetçiler herkes adına kendini yetkili görüyor”
Liman ile ilgili görüşlerini paylaştığını dile getiren Başkan Seçer, “Burada genişleme çalışması yapılması konusunda itirazı olmayan arkadaşlarımın söylediklerine cevap vermeme gerek yok. Çünkü biz görüşlerimizi burada sizlerle paylaşmış olduk. Ancak ona bağlı olarak Sayın Gültak şu sözüme istinaden bir soru sordu bana. Şimdi burada değil, burada da olmadığı için çok rahat konuşmayacağım. Burada olması lazım ki yüzüne karşı konuşayım. Arkasından gıyabında ama burası Meclis, ‘otursaydı da dinleseydi’ demek geliyor insanın içinden. Bazı siyasetçiler durumdan vazife çıkarıyorlar, idarenin yerine kendilerini koyuyorlar. Yani Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı cevap verir. Valilik; Valilik cevap verir. Emniyet; Emniyet cevap verir. Belediye; belediye cevap verir. TOKİ, yatırımların arkasını TOKİ kovalar. Şimdi maşallah bizim bazı siyasetçiler herkes adına kendini yetkili görüyor. Siyasi iktidar olmakla devlet adamlığını, devlet bürokrasisini karıştırıyorlar. Onlar bürokrasi, devlet bürokrasisi. Onları savunmak siyasi iktidara düşmez. Ortada bir hata varsa bu kim ise, ben siyasi bir kimliğim, siyasi olarak yanıt veririm. Ama bir kurumu ya da kurumda karar alıcı bir mekanizmaya ilişkin bir eleştiriyi siyasiden öte yetkili kurumlar pekala bir resmi yazı ile bir farklı yöntemle cevaplayabilirler” diye konuştu.
“Bu kentin limanı bu kentindir, işletmecisi kim olursa olsun”
Seçer, yatırıma ve yatırımcıya karşı olmadıklarını, kentin selametini düşündüklerini ifade ederek, liman konusunda Mersin Büyükşehir Belediyesi ile iş birliği yapılmak zorunda olduğunu sözlerine ekledi. Seçer, şunları söyledi:
“Arkadaşlar bu kentin limanı bu kentindir, işletmecisi kim olursa olsun. Bizi o ilgilendirmiyor ben biliyorum, Uzak Doğu’dan, Yakın Doğu’dan, Avrupa’dan, Amerika’dan… Beni düşünmez doları düşünür. Kenti baktıkları zaman dolar gibi görüyorlar. Bu anlayışın yanlış olduğunu söylüyorum. Sen buradan para kazanıyorsan kente de bir şey bırakmayı düşün. Kentle hemhal ol, kentle iç içe ol. Bu sözde değil özde olsun. Kentime zarar verme. Benimle işbirliği yap. Sen beni yok sayamazsın, beni beğenmemezlik yapamazsın, ‘senden daha üsttekiler var’ diye işlerini Ankara’dan bitiremezsin. Sen benimle işbirliği yapmak zorundasın. Ben bu kentin selametini istiyorum, düzenini istiyorum. Ben sana yardımcı olayım. Ben demiyorum ki sermayeye, yatırıma karşıyız. Şimdi insanları, az önce arkadaşımın biri söyledi; cambaza bak taktiği ile başka yönlere çevirmeyelim. Hiç kimse burada yatırıma karşı değil. Yatırıma karşı değiliz, limana karşı değiliz, Mersin’in genişlemesine karşı değiliz, yabancı yatırımcı, yerli yatırımcı karşı değiliz ama kanun var, nizam var, hukuk var, bu çerçevede yapılmak zorundadır. Bunun altını özellikle çizeyim.”
Konuşmaların ardından Mersin Limanı kapasite ve işlevselliğinin artırılması konusundaki iş ve işlemlere ilişkin temenni kararı, oy çokluğu ile kabul edildi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.