
Antalya Halk Sağlığı Müdürü Uzman Dr.Murat Özdemir, 4 Şubat Dünya Kanser Günü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, her ilde açılan Kanserde Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri’nin (KETEM) sayısının 2014 itibariyle 7’si mobil olmak üzere 126’ya ulaştığını, bu yıl 40 yeni KETEM ve 10 mobil ünitenin daha hizmete açılacağını bildirdi.
Kanserin, dünya genelinde giderek artan bir sağlık problemi olduğunu belirten Antalya Halk Sağlığı Müdürü Uzman Dr.Murat Özdemir, toplumlarda önemli bir sosyoekonomik yüke, bireylerde de maddi ve manevi kayıp ve zorluklara yol açtığına dikkat çekti.
“Dünya Kanser Günü”nün her yıl 4 Şubat’ta kanser ile ilgili farkındalık ve bilinç düzeyinin artmasını sağlamak, kansere karşı mücadelede önemli bir adım olan doğru bilinen yanlışlardan kurtulmak ve doğruların herkese ulaşmasını hedeflemek amacıyla dünya genelinde kutlandığını ifade eden Dr. Özdemir açıklamasında, “2013 yılında gerçekleştirilen Dünya Sağlık Toplantısı’nda Dünya Kanser Bildirgesi yayınlanmış ve bu bildirgede global kanser yüküne değinilerek kanser kontrolünün önemi vurgulanmıştır. Bu bildirgeye göre ana hedef kansere bağlı erken ölümlerin engellenmesiyle beraber kanser tanısı alanlarda yaşam oranlarının ve yaşam kalitesinin artırılması olarak belirlenmiştir” sözlerine yer verdi.
Uluslararası Kanser Savaş Örgütü (UICC) tarafından bu yıl yayınlanan bildirgede kanserle mücadele hususunda dünya genelinde yapılması gerekenler ve bu konudaki önemli noktaların vurgulandığını bildiren Dr. Özdemir açıklamasında şunları kaydetti:
”Ulusal seviyede etkili kanser mücadelesi, o ülkenin kanser yükü ve risk faktörlerine göre hazırlanmış Ulusal Kanser Kontrol Programı ile başlar. Kanser kontrol planları, hasta ve yakınlarının, duygusal, zihinsel ve bedensel iyiliğine etki eden tüm faktörlere yönelik psikososyal destek sağlayacak şekilde hazırlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki gerek kayıtçılık ve tarama, gerekse de tedavi ve palyatif bakım olsun birden fazla alt başlığı bulunan ve bu başlıklar arasında çok önemli bir koordinasyon ve planlama bütünlüğünü gerektiren kanserle mücadelede şüphesiz ki etkin bir Ulusal Kontrol Programı’nın bulunması en önemli adımı oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, dünya genelindeki tüm bilimsel ve sağlık politikalarındaki konu ile ilgili gelişmeler takip edilerek ve daha önce uygulamış olduğumuz 1’inci fazdan edindiğimiz ulusal tecrübelerimizi de bunlara ilave ederek 2013-2018 yılları arasında uygulamayı planladığımız Ulusal Kanser Kontrol Programı’nın 2’nci fazı hazırlanmış ve uygulamaya geçilmiştir.”
SAĞLIKLI YAŞAMAYI SEÇMEK İMKANSIZ DEĞİLDİR
Bireyler ve toplumların, yaygın kanser türlerinin en az üçte birinin daha sağlıklı bir beslenme biçiminin seçilmesi, fiziksel aktivitenin arttırılması ve alkol kullanımının azaltılması ile önlenebileceği konusunda bilgilendirilmeleri gerektiğini sözlerine ekleyen Dr. Özdemir şu ifadelere yer verdi:
”Sigara da eklendiğinde bu rakam yüzde 50’ye ulaşmaktadır. Ayrıca ultraviyole radyasyondan korunma cilt kanserinin önlenmesinde, mesleksel ve çevresel maruziyetler, örneğin asbestoz da kanser yükünün artmasında önemli rol oynamaktadır. Ülkemizde de bu konuya oldukça fazla önem verilmektedir ki mevcut tütün ve obezite eylem planlarımız çok başarılı sonuçlar ile hızla devam etmektedir. Bu programlara ek olarak kanser özelinde Türkiye Radon Haritalandırma ve Eylem Planı, Türkiye Asbest Kontrolü Stratejik Eylem Planı, Elektromanyetik Alanların Sağlık Etkileriniz İzlenmesi gibi çok yeni programlar da başlatılmıştır.”
KANSERDE ERKEN TANI İMKANSIZ DEĞİLDİR
Meme, kolorektal ve servikal kanserler için toplumun kaynaklarına ve hastalık yüküne uygun nüfus tabanlı tarama programı oluşturmak için sağlam kanıtlar bulunduğunu belirten Antalya Halk Sağlığı Müdürü Uzman Dr.Murat Özdemir, açıklamasında şu sözlere yer verdi:
”Kanserde erken tanı programları toplumun, sağlık çalışanlarının ve politika oluşturucularının bilgisini arttırmayı hedeflemeli, erken tanı olanakları hakkındaki farkındalığı arttırmalıdır. Bu konuda da ülkemizde önemli çalışmalar yürütülmekte olup her ilimizde açılan Kanserde Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerimizin (KETEM) sayısı 2014 itibariyle 7’si mobil olmak üzere 126’ya ulaşmıştır. Bu yıl 40 yeni KETEM ve 10 mobil üniteyi daha hizmete açacağız. Meme, serviks ve kolorektal kanser taramaları bu merkezlerde ücretsiz olarak yapılmakta olup yapılan kanser tarama sayısı hem Türkiye genelinde hem de birinci basamak düzeyinde rekor kırmıştır. 2014 yılında sadece birinci basamakta, 2012 yılında yapılan 146 bin meme kanseri taraması 335 bine, rahim ağzı taramaları 214 binden 510 bine, kolorektal taramalar ise 59 binde 774 bine çıkmıştır. Emeği geçen tüm Türkiye Halk Sağlığı Kurumu çalışanlarına, Aile Hekimleri, Toplum Sağlığı Merkezi ve KETEM personellerimize sonsuz şükranlarımızı sunarız. Kanser taramalarına Aile Hekimlerimizin entegrasyonu sürecinin tamamlanması ve KETEM sayılarının arttırılarak 2018’e kadar 254’e çıkarılması hedeflerimizle bu sayıların çok daha yüksek değerlere ulaşması hedeflenmektedir.”
KANSERDE TEDAVİ İMKANSIZ DEĞİLDİR
Uluslararası Standart Kanser Tedavisi rehberlerinde yer alan tüm tedavilere Türkiye’de ücretsiz olarak ulaşım mümkün olmakla beraber, yerli ilaç üretimine geçmek hususunda da son yıllarda önemli atılımlar yapıldığını bildiren Dr. Özdemir şunları kaydetti;
”Benzer şekilde ilk defa ulusal ilaç firmalarımızca yerli kemoterapiler üretilmeye ve hatta ihraç edilmeye başlanmıştır. Robotik kemoterapi hazırlama ünitelerimizi ve radyoterapi-kemoterapi merkezlerimizi planlamamıza göre yaygınlaştırma çalışmalarımız devam etmektedir. Kanser kişinin duygusal, fiziksel ve zihinsel durumuna önemli etkiler yapabilmekte, ayrıca hasta yakınlarına da önemli bir psikolojik yük oluşturabilmektedir. Ağrı kesicilere erişimdeki güçlükler kanserli hastalarda yaşam kalitesini önemli düzeylerde bozmaktadır. DSÖ morfini temel ilaçlar arasında kabul etse de dünya genelinde morfin kullanımındaki eşitsizlik kabul edilemez düzeydedir. Yüksek gelirli ülkeler, dünya genelinde morfin üretiminin yüzde 93’ünü tüketirken, kansere bağlı ölümlerin yüzde 65’i düşük ve orta gelirli ülkelerde olmaktadır. Bu nedenlerle dünya genelinde palyatif bakım hizmetlerinin önemi hususu gündeme gelmiş ve Mayıs 2014 tarihinde 67. Dünya Sağlık Genel Kurulu’nda ‘Palyatif Bakım Yönergesi’ kabul edilmiştir. UICC de yayınladığı bildirgede bu yönergeye değinmekte, palyatif bakımın tüm sağlık politikaları ve bütçelerine girmesi ve bu hizmetlerin dünya genelinde güçlendirilmesi gerekliliğini vurgulamaktadır. Palyatif bakım konusunda tüm ülkelerde gerekli çalışmaların yürütülmesi gerekmektedir. Ülkemizde de Palyatif Bakım Yönergesi hazırlanarak yürürlüğe girmiş ve bu konuda en önemli adım atılmıştır. Ayrıca kanser tedavisi gören hastalarımızın ağrı kontrolünde kullanılan morfinlere ulaşabilmeleri için başlatılan yerli morfin üretim çalışmaları da tamamlanmıştır. Kanser ile mücadele kanser kayıtçılığından tedavi ve palyatif bakıma kadar uzanan geniş bir yelpazeden oluşan oldukça komplike bir süreçtir. Ama unutulmamalıdır ki ulusal ve uluslararası uzman bilim adamlarına danışarak oluşturduğumuz ve yeni projeler ile revize ettiğimiz Ulusal Kanser Kontrol Programımızın başarısı temelde halkımızın ve sağlık personellerimizin farkındalığının arttırılmasına bağlıdır.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.